En son konular
Andrew Gold
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Andrew Gold
Uyanmıştım.Başım çok ağrıyordu ve acısını dindirmek için başımı ovaladım.Etrafıma baktığımda kendimi bir arabanın içinde buldum.Arabanın kapısı tıpkı bir bir taksinin kapısı gibi çatlaklarla kaplıydı. Araba hareket ediyordu ve ön koltukta da sarı saçlı yeşil üniformalı bir kadın arabayı sürüyordu.Üniformasında fil amblemi vardı ve saçlarını atkuyruğu biçimimde bağlamıştı.Alt dudağını ısırarak endişeli bir biçimde arabayı sürüyordu.Anlaşılan bu benim ablam Saraldı.Ablama uyandığımı belli etmeyerek pencereden dışarı baktım.Dışarı baktığımda arabayla bir ormanın arası boyunca uzanan bir otoyolda olduğumuzu fark ettim.Dışarısı karanlıktı ve bizim arabamızın farları dışında etrafı hiçbirşey aydınlatmıyordu.Akşam vaktiydi ama dışarıda bizim farlarımız dışında hiç bir ışık olmaması bende kötü düşünceler uyandırmıştı.Başımı ablama çevirdim.Ablam uyandığımı aynaya bakarak anlamıştı.
"İyi misin?"dedi.Sesinde endişe vardı.
"İyiyim."dedim ve zorlukla arabanın koltuğunda doğruldum.
Ablam bunu duyduğuna sevinmiş gibi gülümsedi ve aniden gülümsemesi birden kayboldu ve birşey hatırlamamı beklermiş gibi bana baktı.
"Andrew?"dedi."Ne hatırlıyorsun?"
Ablam endişeli olduğuna göre bana uyanmadan önce ne hatırladığımı soruyor olmalıydı.Doğrusu her şey bulanıktı ve bu yüzden ablam cevap vermeden önce biraz duraksadım.Gözlerimi olanları hatırlamak için kıstım ve ablama cevap verdim.
"Aaa...şey,hayvanat bahçesindeydik ve herzaman ki gibi seni ziyarete gelmiştim ve birkaç yaratık bize saldırdı.Hayvanlardan beş tanesi canavara dönüştü ve sen bir isveç çakısı çıkardın ve sonra çakı bir kılıca dönüştü ve sen de ikisini öldürdün ama her şey çok bulanık."dedim.
Anlaşılan ablam duyması gerekeni duymuştu. Yutkundu ve bana soru sormaya devam etti.
"Peki geçmişinle igili ne hatırlıyorsun?"
"Annemle babamın ölmüş olduğunu ve senin hayvanat bahçesinde çalıştığını hatırlıyorum."Ablam doğru söylediğimi belli edecek bir bakış attı ama aynı zamanda endişeli bir bakıştı bu."Abla ne oluyor ve nereye gidiyoruz.dedim endişeli bir şekilde..
Ablam iç çekti.Gerginliğini üzerinden atmak ister gibi bir hali vardı.
"Seni melez kampına götürüyorum.Bu sayede canavarlardan uzak kalacak ve kendini savunmasını öğreneceksin."Ablamın neyi kast ettiğine dair hiçbir fikrim yoktu."Orası neresi ve neyin nesi bunlar?"dedim meraklı bir şekilde."Melez kampı yunan tanrı ve tanrıçalarının insanlardan olan çocuklarının yani yarıtanrıların gittiği bir kamptır."dedi ve işte o an rüyadayım diye düşündüm.
"Dalga geçiyorsun.Ne yani annem ve babamdan biri yunan tanrısı mı?"
Ablam tam üstüne bastın der gibi bir bakış attı.Hadi canım ordan imkansız dedim içimden ama soru sormaktan çekinmedim.
"İyide bunlar gerçekse nasıl oluyor yani yunan tanrılarının Amerikalı bir insanla ne işi olabilir ki?"dedim ve ablam derin bir nefes aldı.
"Antik Yunan İmparatorluğu batı medeniyetinin başlangıcıydı ve şimdiki batı medeniyeti ise Amerika.Batı medeniyeti nereye kayarsa yunan tanrıları da oraya gider."dedi.
"Dur bir dakika o zaman mitolojideki Olimpos dağı nerede?"
" Empires State binasının üzerinde."
"Nasıl yani bir dağ nasıl bir binanın üzerinde kalır ve insanlar bunu neden göremiyor?"
"Mitolojinin olduğu yerde sihir de vardır.Ayrıca insanlar sis denen büyülü bir perde yüzünden olağan şeyleri göremeyebilir.Sen bunlar kafana takma sadece takip ediliyor muyuz diye bir bak"
Hiç birşey anlamıyordum.Büyülü,canavarlı ve gizemli güçlerle dolu bir dünyada yaşıyormuşum ve üstelik ablamda sihirli bir kılıç vardı.Kendi kendime bunları anlamaya çalışarak arabanın arkasından dışarı baktım.Gökyüzünde üç tane cisim bizi takip ediyordu.Bunlar Central Parkta gördüğüm canavarlardı.
"Arkamızdalar."dedim heyecanlanmamaya çalışarak.
"Arabanın arkasında silah olacaktı onu çıkar."dedi ve koltuğu çevirdim ve bagaja uzandım.Bagajda yeşil bir kutu vardı.Kutuyu açtım ve gördüğüm şeye inanamadım.Kutuda taramalı tüfek ve üç tane şarjör vardı.
."Abla sen..."
"Merak etme mermiler ilahi bronzdan yani insanlara zarar vermez sadece yarıtanrıları ve canavarları etkiler."
"Tamam o zaman."dedim ve taramalı tüfeği alıp arabanın tepesindeki kapağı açtım.Karşımda üç tane beyaz başlı ve kahverengi gövdeli dev dazlak kartal vardı.Size önceden belirteyim.Bu slahları kullanmak hiç kolay değil.İçi dolu bir çanta kadar ağır ve silahın tepmesini önlemek için kuvvetli olmanız gerek.Silahın tepeceğini bildiğimden kartalın ayağını hedef aldım böylece tüm gövdeyi parçalayabilecektim.Ateş etmeye başladım.Kurşunlar canavarın gövdesine dizildi ve kartal cıyaklayarak düşmeye başladı.Sonra aniden havada patlayıp sarı bir toz bulutuna dönüştü.Ateş etmekten parmağım ağrımıştı.Ağrıyan parmağıma baktım.Parmağıma odaklanarak hata yapmıştım.İkinci kartal toz bulutunun arasından bana doğru kanat çırpıyordu.Kartalın kanatlarına ateş ettim.Kurşunlar kartalın kanatlarına çarptı.Kartal devrilecek gibi oldu ama sonra düzeldi ve arabaya yaklaştı.Bu sefer tetiğe daha sert bastım ve olabildiğince çok yüksek sesle bağırdım.Kurşunlar ilk önce gagasına sonra suratını çarptı.Kartal cıyakladı ve devrildi.Yerde biraz takla attıktan sonra toz bulutuna dönüştü.Son kartal ise daha yüksekten uçuyordu.Kurşunlar oraya yetişmezdi ama kartal sanki bir planı varmış gibiydi.Kuşlar zeki yaratıklardı.İnsanlar birbirine kuş beyinli diyerek sakalaşabilrdi ama kuşlar çok zeki yaratıklardı.Birkaç dakika sonra kartal devasa bir kaya parçasını ayakları altına almış sanki bize fırlatacakmış gibi önden önümüzden uçuyordu.Arabaya girdim ve ablama seslendim.
"Ayağında kaya parçası var ve bize fırlatacak!"
"Tamam, geldik."
dedi ve arabayı durdurdu.Araba patinaj çektikten sonra arabadan indiğimiz gibi çitlerden atladık ve ormanın içine girdik.Kartalın uçamayacağı kadar dar bir alandaydık.Artık ne canavar vardı ne de başka birşey.Melez kampına yaklaşmış ve güvendeydik.Aniden dalında altın bir post bulunan ve etrafında ejderha yatan ağaçlı bir tepe göründü.Ejderhaya baktım ve dilim tutuldu.
"Merak etme zararsız."dedi ve kendimizi melez kampının içine attık artık rahattım ve korkum geçmişti.
"İyi misin?"dedi.Sesinde endişe vardı.
"İyiyim."dedim ve zorlukla arabanın koltuğunda doğruldum.
Ablam bunu duyduğuna sevinmiş gibi gülümsedi ve aniden gülümsemesi birden kayboldu ve birşey hatırlamamı beklermiş gibi bana baktı.
"Andrew?"dedi."Ne hatırlıyorsun?"
Ablam endişeli olduğuna göre bana uyanmadan önce ne hatırladığımı soruyor olmalıydı.Doğrusu her şey bulanıktı ve bu yüzden ablam cevap vermeden önce biraz duraksadım.Gözlerimi olanları hatırlamak için kıstım ve ablama cevap verdim.
"Aaa...şey,hayvanat bahçesindeydik ve herzaman ki gibi seni ziyarete gelmiştim ve birkaç yaratık bize saldırdı.Hayvanlardan beş tanesi canavara dönüştü ve sen bir isveç çakısı çıkardın ve sonra çakı bir kılıca dönüştü ve sen de ikisini öldürdün ama her şey çok bulanık."dedim.
Anlaşılan ablam duyması gerekeni duymuştu. Yutkundu ve bana soru sormaya devam etti.
"Peki geçmişinle igili ne hatırlıyorsun?"
"Annemle babamın ölmüş olduğunu ve senin hayvanat bahçesinde çalıştığını hatırlıyorum."Ablam doğru söylediğimi belli edecek bir bakış attı ama aynı zamanda endişeli bir bakıştı bu."Abla ne oluyor ve nereye gidiyoruz.dedim endişeli bir şekilde..
Ablam iç çekti.Gerginliğini üzerinden atmak ister gibi bir hali vardı.
"Seni melez kampına götürüyorum.Bu sayede canavarlardan uzak kalacak ve kendini savunmasını öğreneceksin."Ablamın neyi kast ettiğine dair hiçbir fikrim yoktu."Orası neresi ve neyin nesi bunlar?"dedim meraklı bir şekilde."Melez kampı yunan tanrı ve tanrıçalarının insanlardan olan çocuklarının yani yarıtanrıların gittiği bir kamptır."dedi ve işte o an rüyadayım diye düşündüm.
"Dalga geçiyorsun.Ne yani annem ve babamdan biri yunan tanrısı mı?"
Ablam tam üstüne bastın der gibi bir bakış attı.Hadi canım ordan imkansız dedim içimden ama soru sormaktan çekinmedim.
"İyide bunlar gerçekse nasıl oluyor yani yunan tanrılarının Amerikalı bir insanla ne işi olabilir ki?"dedim ve ablam derin bir nefes aldı.
"Antik Yunan İmparatorluğu batı medeniyetinin başlangıcıydı ve şimdiki batı medeniyeti ise Amerika.Batı medeniyeti nereye kayarsa yunan tanrıları da oraya gider."dedi.
"Dur bir dakika o zaman mitolojideki Olimpos dağı nerede?"
" Empires State binasının üzerinde."
"Nasıl yani bir dağ nasıl bir binanın üzerinde kalır ve insanlar bunu neden göremiyor?"
"Mitolojinin olduğu yerde sihir de vardır.Ayrıca insanlar sis denen büyülü bir perde yüzünden olağan şeyleri göremeyebilir.Sen bunlar kafana takma sadece takip ediliyor muyuz diye bir bak"
Hiç birşey anlamıyordum.Büyülü,canavarlı ve gizemli güçlerle dolu bir dünyada yaşıyormuşum ve üstelik ablamda sihirli bir kılıç vardı.Kendi kendime bunları anlamaya çalışarak arabanın arkasından dışarı baktım.Gökyüzünde üç tane cisim bizi takip ediyordu.Bunlar Central Parkta gördüğüm canavarlardı.
"Arkamızdalar."dedim heyecanlanmamaya çalışarak.
"Arabanın arkasında silah olacaktı onu çıkar."dedi ve koltuğu çevirdim ve bagaja uzandım.Bagajda yeşil bir kutu vardı.Kutuyu açtım ve gördüğüm şeye inanamadım.Kutuda taramalı tüfek ve üç tane şarjör vardı.
."Abla sen..."
"Merak etme mermiler ilahi bronzdan yani insanlara zarar vermez sadece yarıtanrıları ve canavarları etkiler."
"Tamam o zaman."dedim ve taramalı tüfeği alıp arabanın tepesindeki kapağı açtım.Karşımda üç tane beyaz başlı ve kahverengi gövdeli dev dazlak kartal vardı.Size önceden belirteyim.Bu slahları kullanmak hiç kolay değil.İçi dolu bir çanta kadar ağır ve silahın tepmesini önlemek için kuvvetli olmanız gerek.Silahın tepeceğini bildiğimden kartalın ayağını hedef aldım böylece tüm gövdeyi parçalayabilecektim.Ateş etmeye başladım.Kurşunlar canavarın gövdesine dizildi ve kartal cıyaklayarak düşmeye başladı.Sonra aniden havada patlayıp sarı bir toz bulutuna dönüştü.Ateş etmekten parmağım ağrımıştı.Ağrıyan parmağıma baktım.Parmağıma odaklanarak hata yapmıştım.İkinci kartal toz bulutunun arasından bana doğru kanat çırpıyordu.Kartalın kanatlarına ateş ettim.Kurşunlar kartalın kanatlarına çarptı.Kartal devrilecek gibi oldu ama sonra düzeldi ve arabaya yaklaştı.Bu sefer tetiğe daha sert bastım ve olabildiğince çok yüksek sesle bağırdım.Kurşunlar ilk önce gagasına sonra suratını çarptı.Kartal cıyakladı ve devrildi.Yerde biraz takla attıktan sonra toz bulutuna dönüştü.Son kartal ise daha yüksekten uçuyordu.Kurşunlar oraya yetişmezdi ama kartal sanki bir planı varmış gibiydi.Kuşlar zeki yaratıklardı.İnsanlar birbirine kuş beyinli diyerek sakalaşabilrdi ama kuşlar çok zeki yaratıklardı.Birkaç dakika sonra kartal devasa bir kaya parçasını ayakları altına almış sanki bize fırlatacakmış gibi önden önümüzden uçuyordu.Arabaya girdim ve ablama seslendim.
"Ayağında kaya parçası var ve bize fırlatacak!"
"Tamam, geldik."
dedi ve arabayı durdurdu.Araba patinaj çektikten sonra arabadan indiğimiz gibi çitlerden atladık ve ormanın içine girdik.Kartalın uçamayacağı kadar dar bir alandaydık.Artık ne canavar vardı ne de başka birşey.Melez kampına yaklaşmış ve güvendeydik.Aniden dalında altın bir post bulunan ve etrafında ejderha yatan ağaçlı bir tepe göründü.Ejderhaya baktım ve dilim tutuldu.
"Merak etme zararsız."dedi ve kendimizi melez kampının içine attık artık rahattım ve korkum geçmişti.
Andrew Gold- Poseidon Melezi
- Mesaj Sayısı : 6
Kayıt tarihi : 02/09/12
Uyruk : Amerika
Geri: Andrew Gold
Akıcılık|Anlatım:20/20
Betimleme:20/20
Özgün Kurgu:18/20
Renklendirme:10/10
Paragraf Düzeni:8/10
Yazım ve İmla Kuralları:7/10
Uzunluk:10/10
Toplam 93 puan.
Anlatımın iyiydi. Beğendim; ancak noktalardan sonra boşluk bırakmadığını fark ettim. Bir de virgül eksikliği vardı bazı yerlerde. Onun dışında gayet iyiydi.
İyi rol oyunları dileriz!
Betimleme:20/20
Özgün Kurgu:18/20
Renklendirme:10/10
Paragraf Düzeni:8/10
Yazım ve İmla Kuralları:7/10
Uzunluk:10/10
Toplam 93 puan.
Anlatımın iyiydi. Beğendim; ancak noktalardan sonra boşluk bırakmadığını fark ettim. Bir de virgül eksikliği vardı bazı yerlerde. Onun dışında gayet iyiydi.
İyi rol oyunları dileriz!
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Aralık 28th 2012, 10:04 tarafından Svenja Leslie Air
» Bu mu Bu mu?
Ekim 24th 2012, 10:37 tarafından Adolpha Dietrich
» Geyik Kısmı
Ekim 24th 2012, 10:36 tarafından Adolpha Dietrich
» İsim | Ünlü Değişiklikleri
Ekim 19th 2012, 18:35 tarafından Elsja London
» Melez Alımları | +65 puan
Eylül 5th 2012, 12:55 tarafından Adolpha Dietrich
» ♆ ☆ Hell ☆ ♆
Eylül 5th 2012, 10:14 tarafından Elsja London
» Poseidon ~ Sohbet
Eylül 5th 2012, 09:11 tarafından Elsja London
» Temsilci Alımları
Eylül 4th 2012, 10:25 tarafından Adolpha Dietrich
» sjendorf, lidja.
Eylül 4th 2012, 09:21 tarafından Adolpha Dietrich